9 Mayıs 2010 Pazar

korkularınla yüzleş! (the mist..öldüren sis)



ilk yazıma hiç tasarlamadığım bir şekilde gayet doğaçlama bir biçimde başlıyorum. the mist türkçesiyle "öldüren sis" bir stephen king uyarlaması.. yıllardan beri stephen king kitaplarını da yapılan uyarlamaları da sevmem. belki lise yıllarında herkeslerin bunları okuyor olmasıyla bir ilgisi vardır belki onlara doğal bir tepki geliştirmişimdir. itiraf etmek gerekirse hiç okumadım ve okumayı da düşünmüyorum. film söz konusu olduğunda kitaplarda yaptığım seçiciliği yapmıyorum ve bu filmi gayet başarılı bir şekilde sonuna kadar izledim. kısaca konudan bahsedeyim, kasabaya çöken gizemli sisten kaçan bir grup insan bir markette sıkışmıştır. dışarıda ne olduğunu bilmemektedirler ve korku insanları esir alır. başlarına gelen bu felaketin yanı sıra aralarındaki çekişmeler, ölümcül tehlikeler, sorgulamalar, anlaşmazlıklar,korku ve sonuçları ile de boğuşmak zorundadırlar. bu gizemi çözecek bir açıklamaları yoktur çünkü dış dünyayla hiç bir şekilde bağlantı kuramamaktadırlar. filmin genel atmosferi, medenilik, korku, inanç göndermeleri hoşuma gitmedi değil. özellikle ana karakterden birinin ettiği "insanlar medenidir evet güvenli hissettiklerinde ve 911'i arayabildiklerinde" sözü üzerinde düşünmeme de sebep oldu. güvenli olduğumuzu düşündüğümüzde ve korku baş gösterdiğinde medeni insan kimliğini bir kenara bırakıyor olmamız ve yabanileşmemiz anlaşılabilir bir süreç. çünkü temel dürtümüz: hayatta kalmak! filmin bir diğer çarpıcı kısmı ise birden bire kendini mesih ilan eden bir kadının etrafındaki kitleyi bir anda genişletmesi ve insanların ona gerçekten inanmaları. öyle ki sadece ufak bir grup onların dışında kalıyor. insanların korkuyla inanacak, sığınacak bir şeye muhtaç olmaları çarpıcı bir şekilde işlenmiş. inanılan şey her zaman çok mantıklı olmasa da bu güven hissini uyandırmada önemli bi faktör. başımıza olağanüstü bir şey gelmese de yaptığımız şey bu değil mi zaten?
her neyse filmin sonundan gerçekten nefret ettiğimi de söylemek isterim ilk yazımı bitirirken. aslında etkileyici bir son olmakla beraber insana hani ya "umut" dedirtiyor doğrusu.. söyleyemeyeceğim tabiyki merak etmeyiniz:)
ilk ahkam yazımı kısa kesiyor esenlikler diliyorum..

başlangıca edit..

sadece kitap değil film olur, gidebilirsem tiyatro olur, söyleşi olur her türlü kültürel aktivetemi paylaşmayı üzerine yazmayı çizmeyi eleştirmeyi düşünüyorum burada.. vatana millete hayırlı uğurlu olsun..